Özellik | Değer |
---|---|
Cilt Tipi | Ciltli |
Dil | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 3897 |
Yazar | Umberto Eco |
476 yılında Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle birlikte antik dünyanın sonu gelirken Barbar halkların yeni aidiyetler oluşturması, Hıristiyanlığın yayılması ve Müslümanlıkla kurduğu karmaşık ilişkiler neticesinde Avrupa'nın çerçevesi de tekrar çizilmeye başlar.
Umberto Eco bu kitapta, farklı disiplinlerde ortaçağ üzerine uzmanlaşmış isimlerle işbirliği yaparak; okuyucusunu sanat, tarih, edebiyat, müzik, felsefe, bilim ve teknik gibi başlıklar altında Avrupa uygarlığının söz konusu dönemdeki hikayesine doğru yolculuğa çıkarıyor.
Kitap, Umberto Eco’nun ortaçağın ne olduğunu ya da kendi deyişiyle öncelikle ne olmadığını anlatan giriş yazısıyla başlıyor ve böylelikle kitaptan nasıl yararlanılması gerektiğinin ipuçlarını veriyor. Bu yazıda ortaçağın başlangıç ve bitim tarihlerini de tartışan Eco, dönemin yaygın kabuller (476-1492 yılları) itibarıyla en az 1016 yılı kapsadığını belirtiyor. Girişi izleyen bölümler klasik ansiklopedi formatında düzenlenmiş değil. ‘Tarih’ başlıklı ilk ana bölümde Laura Barletta’nın ‘Giriş’ başlıklı yazısını Filippo Carla, Paquale Rosafio, Massimo Pontesilli gibi önemli yazarların dönem anlatımları izliyor.
İkinci ana bölüm olan ‘Ekonomi ve Toplum’da kentler, ekonomi modelleri, ormanlar, evcil ve yabani hayvanlar, imalat ve loncalar, ticaret ve ulaşım yolları, limanlar, para, aristokrasiler, yoksullar, hacılar, yardım sistemi, din, savaş ve toplum, kadınlar, gündelik hayat ayrı bölümler halinde farklı yazarlar tarafından ele alınıyor. Üçüncü ana bölüm, Umberto Eco’nun giriş yazısıyla başlayan ‘Felsefe’, dördüncü ana bölüm ‘Bilim ve Teknik’, beşinci ana bölüm olan ‘Edebiyat ve Tiyatro’ kapsamlı biçimde işleniyor.
Bunu; kentleri, mimariyi ve plastik sanatları da kapsayan ‘Görsel Sanatlar’ ve dansın dahil edildiği ‘Müzik’ izliyor.
“Ortaçağ Roma İmparatorluğu'nun dağılma döneminde başlayıp, tutkal görevi gören Hıristiyanlığın yardımıyla, Latin kültürünü, imparatorluğu yavaş yavaş istila eden halkların kültürüyle birleştirerek; uluslarıyla, konuşmaya devam ettiğimiz dilleriyle vedeğişimlerden ve devrimlerden sonra bile olsa bizim olmaya devam eden kurumlarıyla günümüzde Avrupa dediğimiz yere hayat veren dönemdir” diyen Eco’nun okuyucusuyla söyleşircesine tutturduğu dili ve üslubu Leyla Tonguç Basmacı’nın çevirisiyle Ortaçağ’ı hem önemli bir başvuru kaynağı hem de keyifli bir tarih okuma deneyimine dönüştürüyor.
Ortaçağ, 476 yılında Batı Roma İmparatorluğunun çöküşüyle başlayan ve bin yıldan fazla süren bir çağdır. Ardından gelen çağlar, ortaçağı “karanlık çağ” olarak adlandırmış olsa da bu uzun dönem, aslında farklı medeniyetlerin karşılaştığı, savaştığı, bilgi alışverişi yaptığı, şimdiki bilimlerin temellerinin atıldığı oldukça üretken bir çağdır.
Umberto Eco’nun hazırladığı bu ansiklopedik çalışmanın ikinci cildi, yine ortaçağın tüm yönlerine ışık tutuyor. “Uzun bin yıl”ın gündelik yaşamından, müziğe, teknik gelişmelerden, Haçlı Seferlerine uzanan bin bir yüzünü uzmanlar tarafından yazılmış makaleler aydınlatıyor. İkinci cildini sunduğumuz bu eser, tüm meraklı okurların kütüphanesinde önemli bir yer tutacak.
Geç Ortaçağ olarak tanımlanan, 1200-1400 arasındaki dönemde Haçlı Seferlerinin ideolojisini temel alan yeni bir genişleme sürecinde Batı, Doğuyu fethetmeye koyulur. Şehirler büyür; mimarlık, sanat ve edebiyat yoğun bir yenilenme ve açılım arzusunu ifade eder. Ancak başlardaki genişleme dürtüsünü Yüz Yıl Savaşları, veba ve çiftçi isyanlarının kanlı bir şekilde bastırılması gibi zorlu dönemler izler. Buna rağmen Avrupa'da XV. yüzyılda yaşanacak olan yeniden doğuşun ilk tohumları bu dönemde atılır.
Umberto Eco bu kitapta, farklı disiplinlerde ortaçağ üzerine uzmanlaşmış isimlerle işbirliği yaparak toplum, sanat, tarih, edebiyat, müzik, felsefe, bilim ve teknik gibi başlıklar altında Avrupa uygarlığının en karmaşık ve büyüleyici dönemlerinden birindeki muhteşem yolculuğuna devam ediyor.
Ortaçağ adını verdiğimiz, neredeyse bin yıl süren dönemin son sahnesine geliyoruz. Bu sahne, vitraylar ve ışıltılı minyatürlerle dolu elyazmalarıyla, İtalya’dan ve Flandre’den çıkıp deniz yoluyla Avrupa’nın tamamına yayılan ve büyük bir çeşitlilik sergileyen yepyeni bir dünyayı boydan boya dolaşan kumaşların dokusu ve renkleriyle aydınlanır.
Hem şehirlere hem de iktidar sahibi erkek ve kadınların çalışma odalarına yeni vizyonlar nüfuz eder, araştırmalara ilham kaynağı olur. Saraylar ve kubbelerin yanı sıra yurttaşlık hayatında, devlet ve ekonomi alanlarında modeller yenilenir. Bugünün ütopyalarını yaratmaya hazır olan sanatçıların ve düşünürlerin müthiş hayal gücü ve yetenekleri sayesinde yeniden mümkün görünen bir büyüklüğün düşüncesi de bu süreci hızlandırır.
Özellik | Değer |
---|---|
Cilt Tipi | Ciltli |
Dil | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 3897 |
Yazar | Umberto Eco |
Taksit | Taksit Tutarı | Toplam Tutar |
---|---|---|
Peşin | 0,65 | 0,65 |
2 | 0,34 | 0,67 |
3 | 0,23 | 0,68 |
4 | 0,17 | 0,68 |
5 | 0,14 | 0,69 |
6 | 0,12 | 0,70 |
7 | 0,10 | 0,70 |
8 | 0,09 | 0,72 |
Taksit | Taksit Tutarı | Toplam Tutar |
---|---|---|
Peşin | 0,65 | 0,65 |
2 | 0,34 | 0,67 |
3 | 0,23 | 0,68 |
4 | 0,17 | 0,68 |
5 | 0,14 | 0,69 |
6 | 0,12 | 0,70 |
7 | 0,10 | 0,70 |
8 | 0,09 | 0,72 |
Ürüne ait yorum bulunmamaktadır.
Bizans Dönemi’nde Anadolu / Anatolia in the Byzantine Period