Bursa'nın, sanki ebedi sükun içinde, yaradılışın ilk günündeki hayalini muhafaza eden ve beni her adımda o ilk yaratılış gününün anlatılmaz sevinciyle yıkayan havasını incitmekten korka korka Ulucami'nin ta yanına yürüdüm. Kapının dışındaki basamakların yanında bulunan muslukta abdest aldım. Yarı aydınlıkta parıldayan su ile vücudumu, içerimde yaratıcı bir nur gibi dolaşan gözyaşlarımla benliğimi yıkadım. Dünyanın ilk abdestini alıyor gibiydim; o kadar sevinçli idim. Ulucami sanki kovulduğum cennetti; şimdi beni affedin alıyordu. O, Allah evinin kapısı mıydı? Sevginin sunduğu anlaşılmaz bir cesaretle Allah2a açılan iç kapıya, mihraba kadar ilerledim. Mihrabın yanı başında küçücük bir saf halinde namaz kılındı.